31 Mart 2010 Çarşamba

Kimyagerlik ve Tus sınavı hakkında


KİMYAGERLER TUS SINAVINA GİREBİLECEK
Derneğimizin yaptığı girişimler sonucu, Fen Fakültesi Kimya Bölümü mezunlarının Tıp Fakülteleri, Sağlık Bakanlığı ve GATA Hastanelerinde Tıbbi Biyokimya, Tıbbi Farmakoloji ve Fizyoloji dallarında mevcut boş kontenjanlar için açılan TUS sınavına başvurabileceklerdir.

Başvuru klavuzu ve dataylı bilgi için TIKLAYINIZ

Endüstriyel dersi yarın yok !

Mkü de 1 nisan 2010 günü Sn. Yener TEKELİ 'nin İskenderundaki bir toplantısından dolayı Endüstriyel kimya dersi olmayacaktir ilgilenenlerin dikkatine 

30 Mart 2010 Salı

Tarkanın dava sonucu

İstanbul Narkotik Polisi’nin 26 Şubat’ta yaptığı uyuşturucu operasyonunda gözaltına alınan Tarkan, polisteki sorgusunda uyuşturucu kullandığını kabul etmiş ve “Pişmanım” demişti. Savcılıktaki sorgusunun ardından serbest bırakılan Megastar’ın gözaltındayken test için Adli Tıp Kurumu’na gönderilen kan ve idrar örneklirinin sonucu belli oldu. İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca yapılan testlerde, Tarkan’ın kan ve idrar örneğinde esrar, kokainin etken maddesi Coca bitkisi ve bazı kimyasalların kalıntıları bulundu.
9.5 yıla kadar hapis istenebilir

Bu arada Tarkan’ın dinlemeye takılan görüşme kayıtlarında, işadamı M.E. ile uyuşturucu madde teminiyle ilgili birçok görüşmenin olduğu öğrenildi. Tarkan’a uyuşturucuyu şoförünün getirdiği de belirlendi. 

TARKAN İDDİALARI YALANLADI

Savcılık görevsizlik kararında belirtilen suçlardan iddianame hazırlarsa, uyuşturucu kullandığını itiraf eden Tarkan ve aynı operasyonda gözaltına alınan 10 kişi hakkında ’birbirlerine uyuşturucu temin etmek ve kullanmak amacıyla uyuşturucu satın almak ile bulundurmak’tan 3.5-9.5 yıla kadar hapis istenebilecek. 

habertürk

Hipertansiyon tedavisi !


Sessiz ilerlediği için 'sinsi hastalık' da denen hipertansiyondan (yüksek tansiyon) en çok korkması gerekenlerin 'aşırı kilolular, hareketsiz yaşayanlar, stres yüklü olanlar, yaşı 35 ve üzerinde olanlar, ailesinde hipertansiyon-felç öyküsü bulunanlar, menopoz sonrası kadınlar, aşırı tuz tüketenler, sigara ve alkol kullananlar' olduğu açıklandı.
Kayseri Tekden Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Uz. Dr. Sinan Kahraman, tansiyon yükseldikçe hayat kalitesinin düştüğünü hatırlatarak, "Bu sinsi hastalığa yakalanmadan gerekli tedbirler alınmalı, risk grubunda olanlar hemen en yakın sağlık merkezine başvurarak gerekli kontrol ve tahlilleri yaptırmalılar" dedi.
Kalp hastalıkları için ana bir risk faktörü olan hipertansiyonun, tedavi edilmezse beyin dolaşımı, kalp, damar, göz ve böbrek hastalıkları için ciddi sorunlar doğurabileceğini belirten Dr. Kahraman, tehlikenin farkında olanların azınlıkta olduğunu belirtti. Kahraman, "Büyük ya da küçük tansiyondan herhangi birinin normal değerlerin üstünde olması 'hipertansiyon' yani yüksek tansiyon olarak adlandırılır. Büyük tansiyonun 140 ya da küçük tansiyonun 90'un üzerinde olması hipertansiyon olarak kabul edilir.
Ailenizde hipertansiyona yatkınlık varsa, aşırı kiloluysanız, stresli ve hareketsiz bir yaşamınız varsa ve yaşınız da 40'a yaklaştıysa dikkatli olmanız gerekmektedir. Zira siz de yüksek tansiyon tehdidi altında olabilirsiniz. Hipertansiyon toplumda çok sık görülen bir hastalıktır. Üstelik insanlarımızın çoğunluğu bunun farkında olamamaktadır. Toplumda bu hastalığın farkındalığı da, tedavi olan hasta sayısı da çok düşüktür. Yapılan istatistiklere göre toplumun yüzde 20'si, 55 yaşın üstündeki kişilerinse yüzde 50'si yüksek tansiyon hastasıdır. Nefes darlığı varsa hastaların büyük bir çoğunluğunda herhangi bir belirti vermez. Çoğu zaman ilk belirti beyin kanaması olabilir. Bu nedenle yüksek tansiyona 'sinsi katil' de denilir. Bilinmesi için tek yol belirli aralıklarla kan basıncını ölçtürmektir" ifadesinde bulundu.
Bu hastalığın, ileride kalp damar hastalıklarına, beyin kanamalarına, böbrek yetmezliğine ve göz hastalıklarına yol açabileceğine dikkat çeken Uz. Dr. Sinan Kahraman, "Yüksek tansiyon dünyada en sık görülen genetik hastalıklardan biridir. Ailesinde yüksek tansiyon hastalığı olan bireylerin mutlaka aile hekimlerine gitmeleri gerekir. Vatandaşlarımızın bu konuda duyarlı olmaları kendi sağlıkları açısından hayati önem taşımaktadır" diyerek sözlerine son verdi.
İhlas Haber Ajansı

Bağkurluya müjde !

Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanlığı, Bağ-Kur'lu esnafın borçlarına yönelik yeni bir çalışma başlattı. Daha önce basında yer alan 'borçlu esnafa haciz geleceğine' yönelik haberlerin aksine, borç yapılandırması olmayan veya 5 yıldan az borcu olanların bu borçlarının 36 aya kadar tecil ve taksitlendirilebilmesine imkan sağlanacak.

SGK Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, kuruma borçlu, eski adıyla  Bağ-Kur'lu (4-B statüsünde) sigortalı sayısının 3 milyon 239 bin kişi olduğu, bu  sigortalılardan 962 bininin hiç borcunun bulunmadığı, 1 milyon 54 bininin ise 2  bin TL'nin altında olmak üzere az miktarda borcu olduğu bildirildi. Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Geriye kalan 1 milyon 223 bin sigortalımız içerisinde 2006 yılında 5458  sayılı kanunla ve 2008 yılında 5763 ve 5797 sayılı kanunlarla getirilen borç yapılandırmaları devam etmekte olan sigortalılar vardır. Ayrıca 5510 sayılı kanunla getirilen imkanla, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla 5 yılın üzerinde borcu olup, borç olan döneme ilişkin sigortalılıkların durdurulması yönünde sosyal güvenlik il/merkez müdürlüklerimizde işlem yapılan sigortalılar da bulunmaktadır.
Bu sigortalılarımızın borç yapılandırmaları devam ettiğinden ve 5 yılın üzerinde  borcu bulunanlara ilişkin 5510 sayılı kanunla getirilen düzenleme dolayısıyla  herhangi bir işlem yapılması söz konusu değildir."
YENİ ÇALIŞMA BAŞLATILDI
SGK açıklamasında, borç yapılandırması olmayan veya 5 yıldan az borcu olan sigortalılar yönünden de bu borçların 36 aya kadar tecil ve  taksitlendirilebilmesine imkan sağlanması yönünde daha öncesinde olmayan çalışma yapıldığı kaydedildi.
Açıklamada, "Ayrıca bu durumdaki sigortalılarımıza borçlarının süresi ve miktarı ile  bu borçlarını 36 aya kadar taksitler halinde ödeyebilecekleri konusunda  bilgilendirme amacıyla yazılar gönderilmesi için çalışma yapılmaktadır" denildi.

27 Mart 2010 Cumartesi

Tv de Seks pozisyonları rezaleti !


İngiltere'de ITV televizyon kanalında yayınlanan bu Sabah” adlı programadavet edilen seks terapisti Tracy Cox, canlı yayında "tatmin edici" bir orgazm yaşatacak seks pozisyonlarını tanıttı. İki model stüdyoya getirilen yatakta Cox’un anlattığı pozisyonları canlandırırken, programın bayan sunucusuHolly Willoughby zor anlar yaşadı. Bu görüntülerin ardından televizyonaprotesto telefonları yağdı.
Programİngiltere’nin en ünlü seks terapisti kabul edilen Cox'un, 23 yaşındaki müşterisi Dannii Frost’a nasıl yardımcı olduğunu anlatmasıyla başladı. Frost, üç yıl aradan sonra Cox’un gösterdiği pozisyonlar sayesinde orgazm yaşadığını belirtti. Ardından yatağa giren iki model, “orgazm yaşatan” pozisyonları sergilemeye başladı.
http://i.ensonhaber.com/gallery/5469/1.jpg
http://i.ensonhaber.com/gallery/5469/2.jpg
http://i.ensonhaber.com/gallery/5469/3.jpg
http://i.ensonhaber.com/gallery/5469/4.jpg
BÜYÜK TEPKİ YARATTI
Sabah programında seks pozisyonlarını tanıtan yayın yapan ITVtelevizyonu, akşam saatlerine kadar mail yağmuruna tutuldu. Daily Mailgazetesi ülkede şok yaratan yayını “Bunun için biraz erken değil mi?” başlığıyla haber yaparken, izleyicilerin yorumlarına yer verdi.
Bir izleyici, programın erkek sunucusu Phillip Schofield hakkında, “Sabahın 10’unda orgazmdan bahsetmesi hoş değildi” derken, West Glam'dan Liz diye bir okur da, "Tanrı aşkına kim halkın izlemek istediğinin bu olduğunakarar veriyor?" sözleriyle programdan yakındı.
Sorumlu yayıncılık anlayışını destekleyen MediaWatch UK projesinin başkanı Vivienne Pattison, ITV’nin çocukların ekran başında olduğu bir saatte yaptığı yayınla çizgiyi aştığını ve kendisine programı eleştiren sayısız telefon geldiğini belirtti.
Programın yapımcısı Karl Newton, “Yayınladığımız aşk haftası kuşağının başarısı ardından bir de özel seks haftası yayınlamaya karar verdik” diyerekprogramı savundu.

Çocuklar için elbise alırken dikkat !


Çünkü yeni nesil artık daha çabuk ergenleşiyor. Buna kayıtsız kalamayan çocuk mağazaları kalıplarıyla biraz oynamak zorunda kaldıklarını söylerken diyetisyen Dr. Hayrettin Mutlu, bu durumu beslenme şekli ve değişen hayat tarzına bağlıyor.
Eskiden anneler ilk çocuklarının küçülen kıyafetlerini özenle saklar, diğer çocuklarını da onlarla büyütürmüş. Hatta kendi çocuklarıyla da kalmaz, eşe dosta verir, onların da nasiplenmesini istermiş. Günümüzde ise bu durum yavaş yavaş tersine döneceğe benziyor. Çünkü yeni nesil artık çok çabuk ergenleşiyor ve boyları, kiloları bir anda ağabeylerini, ablalarını geçiyor. Böyle olunca da küçükler büyüklerin kıyafetlerini giyeceği yerde, neredeyse büyükler kardeşlerinin kıyafetini giyecek duruma geliyor.
Çocuklardaki farklılığı hepimiz çevremizde, ailemizde gözlemliyoruz. Bu değişimi fark ettiren yerlerden biri de çocuk kıyafeti satan mağazalar. Özelikle 13–16 yaş grubu için üretilen giysilerin bedenleri, 38 beden giyen bir yetişkinin ölçüleriyle neredeyse aynı. Mağazalar da son yıllarda kalıplarla oynamak zorunda olduklarını kabul ediyor. Farklılığın ise boydan çok bedende olduğu görüşündeler.
Örneğin Sevenhill Çocuk Tasarım Müdürü Behçet Gültekin Çakır, çocukların bedenlerinde bir kayma olduğunu, kendilerinin de piyasa şartlarını göz önünde bulundurarak tüketiciye belli seçenekler sunmaya çalıştıklarını söylüyor. Rodi Giyim Kız Çocuk Koleksiyon Tasarımcısı Şafak Yiğit de, kızların daha çabuk ergenleştiğini, bu yüzden de kız çocuk kalıplarına neredeyse iki yaş gibi bir beden ilave ettiklerini belirtiyor. Peki, ne oldu da çocuklar bu kadar hızlı büyümeye başladı?
Hızlı kilo alımı da sebeplerden biri
Diyetisyen Dr. Hayrettin Mutlu'ya göre en temel etken teknolojik ve ekonomik gelişmişlik düzeyindeki artış. Değişen hayat tarzı ve beslenme alışkanlıkları da çocukların daha çabuk kilo almasını ve ergenleşmesini sağlıyor. TV, bilgisayar, internet gibi fiziksel hareketliliği kısıtlayan etkenlerin yanına bir de büyük şehirlerde oyun alanlarının azlığı eklenince tüm bu sonuçlar kaçınılmaz oluyor. Mutlu, ayrıca çocukların beslenme alışkanlığının masadan TV-bilgisayar karşısına taşınmasının da yeni neslin gelişimini etkilediğini söylüyor. Televizyon karşısında yemek yemenin, masaya oranla 1,5 kat daha fazla yedirdiğini, araştırmaların ortaya çıkardığını belirtiyor.
Annenin artık çalışıyor olmasının da aile içi beslenme alışkanlıklarını önemli şekilde etkilemeye başladığını düşünüyor Mutlu. İş hayatındaki annenin, evdeki beslenmeye ilişkin kontrolünün kısmen azaldığını söyleyen Mutlu, şöyle devam ediyor: "Çocuk okuldan geldiğinde yiyeceğini kendisi hazırlamak durumunda kalıyor. Bu durumda arkadaş ve çevrenin etkisinde kalarak kendisi için faydalı besinden ziyade kolay elde edilebilir besinlere yöneliyor." a.kossekoglu@zaman.com.tr
***

Ergenlik döneminde çocuklar nasıl beslenmeli?

İlk ve temel kuralımız ebeveynlerin örnek davranışları." diyen Hayrettin Mutlu, pizza yiyen annenin ya da babanın çocuğundan ıspanak yemesini istemesinin mümkün olmadığını belirtiyor. Diğer hususları ise şöyle sıralıyor: "Günlük tüm besin gruplarından belirli bir miktarda tüketmek. Bu miktarlar ise günlük 2-3 su bardağı süt ya da yoğurt, 3-4 köfte kadar et/balık/tavuk, 6-7 dilim ekmek veya onun yerine geçen besinler bir porsiyon sebze yemeği, haftada birkaç kez kurubaklagil yemeği, her öğünde mutlaka salata, günlük 2-3 adet ceviz veya 1 avuç kuruyemiş, 2-3 tatlı kaşığı bal ya da pekmez diyebiliriz. Ayrıca büyüme ve gelişme döneminde günlük bir adet yumurta tüketimini kesinlikle tavsiye ediyoruz."
***

Okul çağından sonra standartlar değişiyor

Şafak Yiğit (Rodi Giyim Kız Çocuk Koleksiyon Tasarımcısı): Kızlarda boydan çok farklılık yok, daha fazla, enden genişleme yapmak zorunda kalıyoruz. Erkeklerde de daha çok boydan değişiklik oluyor. Okulöncesi yaştaki çocuklarda o kadar sıkıntı yok, standardı tutturuyoruz. Ama okul çağından itibaren hızlı gelişim başlıyor. Özellikle kızlarda 9–10 yaşlarında ergenlik belirtileri oluyor. Buna bağlı olarak kalıplarımıza nerdeyse iki yaş gibi bir beden ilave ettik. Öyle ki kız çocukları için üretilen üst beden kıyafetlerini içimizdeki ufak tefek arkadaşlara giydirip de baktığımız oluyor.
***

Boy ölçülerinde standardın dışına pek çıkılmıyor

Gültekin Çakır (Seven Hill Çocuk Tasarım Müdürü Behçet): Geçmişe oranla çocuklarda bir beden kayması söz konusu. Biz de piyasa şartlarını göz önünde bulundurarak olabildiğince makul ölçülerde, belirli kalıpların dışına çıkmadan değişiklikler yapmaya çalışıyoruz. Tüm bu değerlendirmeler sonucu da yaklaşık yarım beden kadar normalin üzerine çıkılıyor. Ancak boy ölçülerinde standardın dışına pek çıkılmıyor. Yaklaşık on senedir çocuk kıyafetlerindeki beden seçenekleri yukarı doğru tırmanıyor. Özellikle 9–15 yaş arası hedefler çok değişken olabiliyor.
Çocuklar artık daha çabuk ergenleşiyor
Çocuk mağazalarında satılan kıyafetlerin kalıpları geçmiş yıllara oranla biraz daha büyümüş durumda. 13-16 yaş için üretilen pantolonları, gömlekleri büyüklerin de giymesi mümkün desek yeri.

Bekar erkeklere tavsiyeler

Bekâr erkeklere pratik öneriler
Bekâr erkekler için ev işleri her zaman büyük problemdir. Peki çamaşır ve bulaşık makinesiyle bütün sorun çözülür mi? Erkeklerin kendi başlarına ama rahat yaşamaları için ne yapmaları gerekir? Bizden size 10 pratik öneri.
1- Fazla mesaj yazanların parmağı iltihaplanır: Uzmanlara göre, gençler arasında çok fazla cep telefonu kullanımı ruhsal sarsıntılara neden oluyor. Fazla mesajlaşmak da parmaklarda iltihaplanmaya yol açabiliyor. Bu alışkanlıktan ya vazgeçin ya da ihtiyacınız olduğu zaman mesaja başvurun. Telefonla fazla konuşanların ise mutlaka kulaklık kullanması gerekiyor. 

2- Tost makinesi hayat kurtarır: Bekârlar sürekli yemek yapmaktan çekinir. Evinizde tost makinesi bulundurun ki, hayatınız kolaylaşsın. Kurumuş ekmekleri makinede ısıtıp tost ya da sandviç yapılabilirsiniz. Çiğ yumurtaya batırıp kızartma veya ekmekli omlet de olabilir. Ekmeklerin bayatlamaması için poşetin ağzını hava almayacak şekilde sıkıca bağlayın.
3- Yıkanan çamaşırları askıyla asın: Yıkadığınız elbiselerinizi açık havada buruşturmadan asın. Şayet askı kullanarak kurumasını sağlarsanız, ütü ihtiyacınız da ortadan kalkabilir. Renkli ve beyazları makineye ayrı atın, yıpranmamaları için ters çevirin. Yıkama bittikten hemen sonra makineyi boşaltın, aksi takdirde çamaşırlarınız kokabilir ve lekelenebilir.
4- Temizliğe dikkat edin: Evinizin en çok kullanılan yerlerini her zaman temiz tutun. Ayakkabılığı, televizyonun camını, eve her gelenin baktığı aynaları düzenli bir şekilde silin. Yatağınızı akşam yeniden bozulacak bahanesiyle dağınık bırakmayın. Evinizin temiz olup olmadığı mutfak tezgahı üzerindeki bulaşıklardan ve lavaboların temizliğinden anlaşılır.
5- Ödemelerinizi otomatik yapın: Ev kiranızı, elektrik, su, ADSL faturalarınızı internet üzerinden otomatik ödeyin. Hem banka kuyruğunda vakit kaybetmezsiniz hem de ödemeleri unutup ceza ödemezsiniz. Her zaman cüzdanınızda zor günlerde harcayacağınız bir para bulunsun.
6- Bulaşıkları en azından suya tutun: Bulaşıkları hemen yıkamanız sizi büyük bir yükten kurtarır. Biriken bulaşıklar hem mutfağı kullanılmaz hale getirir hem de arkadaş çevrenizdeki imajınıza zarar verir. Bulaşıkları yıkayamıyorsanız bile en azından suya tutun. Dolabınızda plastik tabak, bıçak ve çatal bulundurmaya özen gösterin.
7- Tasarruflu davranın: Evden çıkarken muslukların, elektriğin, doğalgazın, tüpün vb. kapalı olduğundan emin olun. Televizyon ya da bilgisayar önünde uyumak gibi bir alışkanlığınız varsa bunu hemen terk edin. Herhangi bir ihmalkârlık sizi ve cebinizi yakabilir.
8- Ev seçerken dikkatli olun: Stüdyo daireler evde az vakit geçirenlerin gözdesiyken müstakil evler komşuluk ilişkilerinin olduğu güvenli bir hayat sunar. Eve gelen misafirleriniz çoksa stüdyo evleri kesinlikle tercih etmeyin. Konut seçimi ne olursa olsun kolay silinebilen kumaşlarla yapılmış, modern, sade rahat, fonksiyonelliği birinci planda olan mobilyalar, yerden kazanmak adına davetsiz misafirlere karşı yatak olan kanepeler kullanın.
9- Yumurta ve patatesten farklı yemekler yapın: Dolabınızda makarna, hazır çorba dışında sebze ve meyve de bulundurun. Alışverişlerinizi pazardan ekonomik şekilde yapmaya çalışın. Bir ömür yumurtalı patates yemekle geçmez. Annenizden ya yeni tarifler alın ya da bir bekâr mutfağı kitabı edinin.
10- Her şeye boş verin, en iyisi evlenin: Bunlarla uğraşmak beni yoruyor diyorsanız ya her şeyi bırakıp ailenizin yanına taşının ya da evlenin. Bırakın bekârlığın ya da evliliğin sultanlık olup olmadığını başkaları tartışsın. a.hulagu@zaman.com.tr ZAMAN

20 Mart 2010 Cumartesi

Saç Dökülmesine çare bulundu !


Saç dökülmesi sorunu artıyor...

23 Ocak 2010
Kellik sorunu, üzerinde yeterince durulmayan ama erkeği olduğu kadar kadını da giderek çemberine alan bir sorun, hatta sosyal bir olgu. Kelleşmenin hem kadınlar hem de erkekler üzerindeki psikolojik etkisi göz ardı edilemez, çünkü dökülen saç, kırışıklar gibi gençliğin gitmeye başladığının habercisidir. Bu nedenle günümüzde bu sorunla ilgili giderek daha çok ve çeşitli ürün, yöntem geliştirilmekte...
Erkek tipi saç dökülmesinde erkeklik hormonu testosteronun etkili olduğu düşünülüyor. Kadınlarda erkeklere göre daha az, neredeyse yok denecek miktarda testosteron bulunduğundan, erkek tipi saç dökülmesi nadiren görülür. Fakat saç dökülmesinin başka çeşitleri biz kadınları da etkilemektedir, hatta kaşlarımız bile bundan nasibini alabilir.
Besinler ve saç kaybı
Yiyecekler, saç dökülmesi de dahil olmak üzere pek çok rahatsızlığın tedavisinde uygulanan ilaç ya da bitkisel terapilerin içeriğinde büyük rol oynamaktadır. Doğru besinlerle ve diyetlerle, hormon seviyelerinizi düzenleyebilir, saç dökülmesini kontrol altına alabilirsiniz. Hormonlar dendiğinde genel olarak testosteron ve östrojen akla gelmektedir. Bu hormonlar sadece cinsiyet özelliklerimizi ve üreme sistemimizi belirlemekle kalmaz, bütün sağlığımızı korumada da önemli rol oynar. Her çeşit hormon, vücuttaki bütün mekanizmaları, vücut fonksiyonlarını ve duygularımızı düzenler.
Hormonlar bu kadar önemli bir yere sahipken, onları doğru besinlerle desteklemek de çok önemlidir. Antik çağlardan bu yana bilinen ve kullanılan afrodizyak yiyeceklerin etkisi boşuna değildir.
Hayvansal yağ zararlı!
Araştırmacılar, yüksek oranda hayvansal yağ içeren beslenme biçiminin, kan dolaşımına daha fazla testosteron salgılanmasına neden olduğunu bulmuşlardır. Bu durum, testosteronun erkek tipi kellikte doğrudan bir rol oynamasından dolayı saç kaybını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, düşük hayvansal yağ ve dengeli şeker içeren bir beslenme biçimiyle saç dökülmenizi azaltabilirsiniz, aynı zamanda kilo da vererek daha sağlıklı bir görünüme sahip olursunuz.
Önemli olan bir başka nokta da, diyetin hassas dengesini koruyabilmek. Beslenmede doğru protein-karbonhidrat oranını yakalayarak, yiyeceği her öğünde vücuda belli bir miktar protein ve karbonhidrat sağlayıcı olarak kullanarak bu dengeyi sağlamak mümkündür. Beslenme şeklinizi değiştirmenin bir başka artısı da, saç ve kafa derisi için önemli besinler sağlayan ve bu önemli besinlerin alımını ve emilimini en üst düzeye çıkaracak yiyecekler yediğinizde, saç dökülmesiyle savaşmakla kalmıyor, aynı zamanda saç çıkmasını da teşvik etmiş oluyorsunuz. Şeker dengeleyici bir beslenme bunu da başarmaktadır.
Böyle bir beslenme için hindi, tavuk, balık, kırmızı et ve soya ürünleri gibi protein kaynakları; meyve ve sebze çeşitlerinden alınan kompleks karbonhidratlar; zeytinyağı ve kuruyemişlerden çıkarılan tekli doymamış yağlar arasında kurulan bir denge, saç kaybına karşı etkili bir beslenme şeklini size sağlayacaktır.
Bitkisel tedaviler
Alternatif tıp adıyla da anılan doğal tedaviler, zamanın başlangıcından bu yana insanların çeşitli hastalıkların tedavisinde kullandıkları çareler olmuşlardır. Erkek tipi kelliğin önlenmesinde ve tedavisinde bitki ve besleyici maddelerin etkili olduğu kanıtlanmıştır. Tek başlarına ya da tıbbi ilaçlar ve saç ekimi gibi diğer yaklaşımlarla birlikte kullanılabilirler. Bu konuda mucizevi bitkilerden biri ‘yeşil çay’dır. Yeşil çay, vücudun normal miktarda DHT üretmesini engelleyerek erkek tipi kelliği önlemede etkili bulunmuştur. Aynı zamanda yeşil çay antioksidanlar açısından da zengindir, bileşenleri kolesterolün düşmesini sağlar, anti bakteriyel hareket sağlar ve kardiyovasküler sistemi korur. Bu nedenle hayatınızda yeşil çaya her bakımdan yer açmalısınız. Isırgan otunun da benzer yararları vardır. Romalılar ısırgan otunu erkek libidosunu arttırmak için kullanırlardı. Çay formu ise uzun süreden beri cilt ve saçların sağlığını daha iyi hale getirmede kullanılmaktadır. Evde yapabileceğiniz bir saç maskesiyle de saçlarınızı kuvvetlendirmek mümkün. Bunun için:
- 1 küçük avokado
3 yemek kaşığı süt
Bu karışımı püre haline getirdikten sonra saçlara ve saç diplerine masaj yaparak uygulayın. 20-25 dakika bekledikten sonra saçlarınızı şampuanla iyice yıkayın. Haftada bir yapacağınız bu uygulama ile saçınızın ihtiyacı olan nemi kazandırmış olursunuz ve saçlarınızın onarımına yardımcı olursunuz.
Ve tıbbi çözümler...
Her türlü yöntemi denediniz fakat yine de saçlarınızın dökülmesini durduramadıysanız ve açıklık her geçen gün daha belirgin hale geliyorsa, saç ekimini düşünme zamanınız da gelmiş demektir. Saç ektirmeden önce, var olan teknikleri çok iyi araştırmanız gerekmektedir. Aşağıda, bu konuda size yardımcı olabilecek birkaç önemli noktaya değinmek istiyorum.
* Saç ekimi sadece kendi donör bölgenizden alınacak saçlarla yapılabilir. Aksi halde vücudunuz aktarılan saçı, dokuyu ya da folikülü reddeder.
* Başın arkası ve yanlarındaki saçlar, donör bölge olarak tabir ettiğimiz alanlardır ve ekilecek saçlar bu bölgelerden alınmaktadır.
* Saç ekiminde sanat, tıbbi teknik kadar önemlidir çünkü kimse çim adam gibi dolaşmak istemez, doğal bir görüntü yakalamak çok önemlidir.
* Saç, kafanın değişik bölgelerinde değişik yönlere doğru büyür. Bu nedenle, doğal bir görünüm için saç ekiminde bu özellik de dikkate alınarak işlem yapılmalıdır.
Saç ekimi, doğru teknikle ve uzman eller tarafından yapıldığında çok iyi sonuçlar verebilmektedir. Bu nedenle, sizin için gerçekten doğru olan tedavinin önerilmesi, işlemin herhangi bir iz bırakmaması ve tamamen doğal sonuçlara kavuşturması çok önemlidir. Böyle yapılmış bir saç ekimiyle, bir anda 15 yaş gençleşebilir, özlediğiniz görünüme kavuşabilirsiniz.

göbekteki yağlardan kurtulma bölgesel zayıflama

En çok göbek, basen ve belde bölgesel olarak toplanan yağlar pek çoğumuzun en büyük derdi değil mi? Çoğumuzun bu sıkıntıdan kurtulma hayali “Ahh kalçalarımdan biraz kilo versem, belimi inceltsem ya da basenlerim küçülse hiç sorunum kalmayacak!” şeklinde özetlenebilir...
Tabii bu hayali gerçekleştirmek için kozmetik ve tıp el ele vermiş yıllardan beri uğraşıyor. Adına bölgesel incelme dediğimiz bu durum için pek çok işe yarar yöntem de geliştirildi son yıllarda...
Çünkü diyet, egzersiz gibi yöntemlerle sadece bu bölgelerdeki yağların giderilmesi çok ama çok güç. Günümüz toplumunda teknolojinin gelişmesi ile değişen yeme alışkanlıkları, çalışma koşulları, maalesef bu bölgesel yağların artmasına katkıda bulunmaktadır. Ve bu yağların giderilmesi için teknoloji giderek ön plana çıkmaktadır.Bölgesel zayıflama
Bu amaçla her geçen gün yeni yöntemler geliştirilmektedir. Onlardan biri olan LED lazer ile bölgesel zayıflama dünyada ve özellikle Avrupa’da yaygın kullanılmaya başlanan yöntemlerden biridir. Bu yöntemin geliştirilmesinde liposuction gibi ameliyat teknolojilerine alternatif arayışlarının katkısı olmuştur.
Yapılan bilimsel çalışmalar LED lazerle zayıflama sisteminin etkin ve güvenli olduğunu göstermiştir. Özellikle diyet ve spora rağmen kurtulamadığınız bölgesel yağ birikintilerine uygulanır. Bu vücut bölgelerindeki yağ dokusunu eriterek, yağ hücrelerinin bütünlüğünü bozarak buradan uzaklaştırılmalarına yardımcı olur.
Aslında ‘liposuction’ bugüne kadar bilinen en etkili yöntemdi. Bölgesel yağları ameliyatla vakumlamak suretiyle bölgeden alan cerrahi bir yöntem oluşu sebebiyle taşıdığı riskler ve hasta için zorlukları kişileri caydıran sebepler oldu. Kişiler daha zahmetsiz ama etkili bir yöntem özlemi duyuyordu.
İşte LED lazerle bölgesel zayıflama yöntemi bu yöntemin ameliyatsız bir alternatifi olarak ortaya çıktı...
Göbek bölgesi
Göbek bölgesi en çok yağ birikiminin olduğu bölgedir. Cildin hemen altında yağ dokusu bulunur. Bu bölgeyi inceltmek için dört ayrı teknolojinin bir arada olduğu LED sistemi kullanılır. Vakumla, oluşan katmanlar içerisindeki yağ hücrelerinin içinde bulunan yağın boşalması, yağ kistlerinin parçalanması sağlanır, bu sayede bölgesel incelme, kasların yukarıya doğru sıkılaşması, ciltte gerginleşme, doku toparlanması gerçekleşir, vücut şekillendirilir. Ortalama her seansta 2.4 cm çevresel incelme sağlanabilmektedir. İşlem için herhangi bir ön hazırlığa gerek yoktur. Yaklaşık 45 dakika süren her seanstan sonra günlük aktivite veya işinize dönebilirsiniz.
Bel bölgesi
Bel bölgesi yağ birikimi olduğunda kalınlaşır ve konturları düzleşir. Kadın ve erkek estetiği açısından bu bölge son derece önemlidir. Özellikle yağ birikimi yan boşluklarda olmaktadır. Bu bölgedeki incelme için de yine göbek için olduğu gibi dört ayrı teknolojinin bir arada yer aldığı LED sistemi kullanılır. Ve bu bölgede de her seansta yaklaşık 2.4 cm incelme alınan ortalama sonuçtur. Hiçbir hazırlık gerektirmeyen her seans ortalama 45 dakikadır ve sonrasında günlük hayata dönülebilir...
Basen bölgesi
Basen bölgesinde yağ birikimi kadınsı konturların bozulmasına sebep olur. LED lazer cilt kollajen sentezini tetiklerken cilt altı yağ dokusu metabolizmasını hızlandırır. Derin katmanlardaki selülitin sebebi olan fibröz bantların gevşetilmesine neden olurken vakumterapi ünitesi bu bantların esnetilmesini sağlamanın yanısıra lenfatik drenajı artırarak bölgenin incelmesine katkıda bulunur. Bel ve göbek incelmesinde geçerli olanlar bu bölge için LED lazer uygulamasında da geçerlidir.
Bölgesel zayıflama için evde uygulanabilecek egzersizler neler olabilir?
BACAK İÇİ İÇİN: Eğilip kalkın! Bacak içi kaslarınızı sıkılaştıran ve sarkmasını önleyen bu hareketi yaparken bacaklarınızı iki yana açıp, 20 defa, oturur gibi, aşağıya eğilip kalkın. Bacağınızı sağa sola oynatın! Ayakta dururken tek bacağınızı biraz ileri doğru açın ve yapabildiğiniz kadar sağa-sola oynatın. 20 kez tekrarlayıp diğer bacağa geçin. Bacaklarınızı çaprazlayın! Yere yüzüstü uzanın. Bacaklarınızı yana açarak sırayla üste ve alta getirin, bu hareketi 25 kez tekrarlayın.
BASEN BÖLGESİ İÇİN: Bacağınızı havaya kaldırın! Kalçalarınızı çalıştıran bu hareket için ayakta durup bacaklarınızı sırayla havaya kaldırıp indirin. Her bir bacak için 20 kez tekrarlayın. Geriye doğru itin! Son derece etkili bu egzersizde yine ayakta durun ve her iki bacağınızı da sırayla 20 kez geriye kaldırabildiğiniz kadar yükseğe kaldırıp indirin. Yerden teması kesin! Sırt üstü yere uzanın ve bacaklarınızı sırayla havaya kaldırıp indirin. Her bacak için 20 kez.

Kekik Yağı faydaları


Sonucu öğretim üyesi Aysun Çetin açıkladı: Kekik yağı, tıpkı üzüm çekirdeği gibi yaşlanmayı geciktirip kanseri önlüyor.

Kekikteki ‘Carvacrol’ adlı maddenin antioksidan, antitümoral ve karaciğeri koruyucu özellikleri var. Bu madde, kekik yağında bol bulunuyor.

Ender Saraçtan Diyet önerileri !

Evinizi diyete hazırlayın

16 Mart 2010 Alışverişe çıkmadan önce evdeki kilo aldırıcı, gördüğünüzde sizi tahrik edecek ne varsa hiç acımadan bir torbaya doldurun. Ama sakın çöpe atmayın. Kilo sorunu olmayan ya da kilo almak isteyen yakınlarınıza verin. Buzdolabındaki mayonez, şeker eklenmiş meyve suları, boyalı, asitli meşrubatlar, kaymak, yağlı şarküteri ürünleri, yağlı peynirler, kaymaklı yoğurt, çok tuzlu ve yağlı eski peynirler, hazır pastalar ve keklerden kurtulun.
Bitmedi, sonra mutfak dolaplarına yönelin, şekerli atıştırmalıkları, çerezleri, gofretleri ayıklayın. Ekmeklikten beyaz ekmeği çıkarın. Yeniden mutfak dolaplarına göz atın, gözünüzden kaçan kilo yapacak bir şey görürseniz elinizi korkak alıştırmayın, torbaya koyun.
SALONU ATLAMAYIN
Ardından salona geçin, şekerliklerdeki şekerleri, dolaplara saklanmış çikolataları, bonbonları, badem şekerlerini, hazır kekleri aynı torbaya koyun. Bir sonraki durağınız ilaç dolabı. Depresyon ilacı, doğum kontrol hapı, hormon hapı özellikle kortizonlu ilaç, glukozamin içeren preparatlar, B vitaminleri gibi kilo aldırabilecek ya da kilo almayı kolaylaştırıcı bir kimyasal ilaç kullanıyorsanız doktorunuzu arayın. Kendinizi iyi hissediyorsanız ilaçların azaltılıp azaltılamayacağını danışın.
Şimdi alışverişe çıkabilirsiniz. Ama çok önemli bir kural: Asla aç karnına alışverişe çıkmak yok. Hemen kendinize güzel bir ızgara tavuk, balık ya da yumurta beyazı ağırlıklı bir omlet yapın. Önden bir bakliyat çorbası yanına da zeytinyağlı sebze yemeği ya da yeşil salata ekleyin. Yapılan önemli yanlışlardan biri de aç karnına alışverişe gitmek veya “Aman dışarıda bir şeyler atıştırıveririm işte” demektir. Dışarıda atıştıracağınız şeyler hamburger, dürüm, pizza gibi kilo aldırıcı gıdalar olacaktır. Kilo vermek için alışverişe tok karnına çıkın.
ARA ÖĞÜNÜ ATLAMAK YOK
Eğer uzun bir alışveriş olacaksa, yanınıza ara öğün için 4-5 adet ceviz, biraz elma kurusu, bir adet de az şekerli taze mevsim meyvesi alın. Mideniz asit yapıyorsa bir avuç leblebi sizi rahatlatacaktır.
İşte şimdi alışverişe çıkabilirsiniz. Önce kasaba uğrayın. Az yağlı kıyma, tavuk budu ve göğüs eti alın. Bunları derisiz ve kızartmadan tüketin. Balıkçıya geçin. Beyaz etli balık alın. Bu balıklar çupra, karagöz, mezgit, dil, lagos, kalkan, levrek olabileceği gibi ayrıca istavrit, hamsi, sardalya, somon, lüfer, sarı kanat gibi daha yağlı balıklar da olabilir. Önemli kural, kızartma yapılmadan tüketilecek ve derileri yenmeyecek!
SOĞAN  VE SARIMSAĞI UNUTMAYIN
Balıkçıların yanında bulunan yeşillik satan dükkanlardan da roka, tere, dereotu, limon, maydanoz, kara turp, kırmızı turp, kırmızı lahana, yeşil sivri biber alın. Size bu mevsim özellikle taze soğan ve taze sarımsağı önereceğim. Hem kalorisi düşük hem de kolesterolü düşürmeye, alerjiye karşı yardımcı.
VE MARKETTESİNİZ...
Markette yulaflı, tarçınlı diyet bisküvi, kepekli şekersiz bisküvi, yulaf ezmesi, az yağlı keçi sütü, light yoğurt, çökelek peyniri, tam buğday ekmeği, tam çavdar ekmeği, az yağlı süt (marketlerde de bulanan az yağlı keçi sütünü öneriyorum) elma kurusu, ceviz, fındık, kuru kayısı, şalgam suyu, maden suyu, nar ekşisi alın. Sebze reyonunda yeşil elma, limon, düşük şekerli bir meyve olan pepino, taze ananas, greyfurt, sert armut, taze zencefil, kivi seçin. Sebzelerden ise ıspanak, kabak, Brüksel lahanası, brokoliyi unutmayın. Favori sebzelerimden kırmızı pancarı almayı ihmal etmeyin. Hem kan yapar hem de sağlıklıdır.
İŞTAH KAPATAN KOKULAR
Ardından bir aktara uğrayın. Toz zerdeçal, toz zencefil, kimyon, kımızı pul biberin yanı sıra tarçını hem kabuk hem de toz olarak mutlaka alışveriş sepetinize atın. Size sayfada bir kutu olarak vereceğim zayıflamaya yardımcı çay içinse avokado yaprağı, yeşil çay, kiraz sapı, mısır püskülü, enginar yaprağı ve hindiba almanızı öneriyorum. Aktardan küçük şişelerde yeşil elma, nane ve zerdeçal kokuları da alın. Bu üç kokunun düzenli kullanıldığında iştahı azaltmaya yardımcı etkisi var.
Kuruyemişçinizden alacağınız kaliteli keçiboyunuzu hem kıtır ve tatlımsı yiyecek ihtiyacınızı karşılar hem de şifalıdır. Kendi içindeki balıyla kan yapıcı bir etki yapar. Eve dönmeden kendinize koyu lacivert kahvaltı tabağı alın. Çünkü koyu lacivert renk iştahın azalmasına yardım eder. Kitapçı varsa, Doğan Kitap’tan çıkmış olan ‘Sağlıklı Zayıflamanın Yolları’nı almanızı öneririm. Bu kitap hem sizi motive edecektir hem de beden tipinize göre sağlıklı beslenmeyi öğreneceksiniz.
İLKBAHARIN 10 SAĞLIKLI ALIŞVERİŞ ÖNCESİ
Kırmızı pancar
Keçiboynuzu
Lacivert tabak
Pepino
Balık
Tarçın
Az yağlı keçi sütü
Avokado yaprağı
Yulaf ezmesi
Termos
NOT: 15 Mart Pazartesi günü Kanal D’de yayınlanan ‘Doktorum’ programına katılacağım. Sorularınız için 0212 300 20 20.

Nevruz Şenliği

Mustafa Kemal Üniversitesi Tarafından bu yıl düzenlenen nevruz şenliği 22 mart pazartesi Atatürk konferans salonunda başlayacak daha sonra konser alanında halk oyunları ekibi demir dövülmesi gibi etkinliklerle devam edecek daha sonra etli pilav ayran ve elma dağıtımı ile sona erecek detaylı içerik:

En iyi Zayıflama Yöntemleri ! Kalori yakma Hareketleri

Sağlıklı yaşamak ve kiloların kontrolü için doğru beslenmek kadar spor yapmak da önemli. Merdiven çıkmak, araba kullanmak, bulaşık yıkamak gibi günlük hareketler bir miktar kalori kaybettiriyor ama düzenli yapılan sporun yerini tutmuyor. Hangi sporu yaptığınızda kaç kalori yakacağınızı merak ediyor musunuz?

Baharın geldiğini her gün bir yenisi ortaya çıkan diyet reçetelerinden de anlayabiliriz. Kışın aldığımız fazla kiloları atmak için hemen bu reçetelere sarılıyoruz çünkü; ancak zayıflama sürecinde doğru beslenmek kadar spor yapmak da önemli. Tabii sadece formda kalmak için değil! Sağlıklı ve uzun bir hayat için de spor şart. Her ne kadar yoğun iş temposu ve gündelik telaşlar içinde vakit ayıramasak da, aslında günde en fazla yarım saatimizi ayırarak vücudumuz için gerekli olan spor aktivitesini gerçekleştirmemiz mümkün. Peki, neden spor yapmalıyız ve hangi sporu yaptığımızda kaç kalori yakıyoruz?
Hastalıklardan uzak, sağlıklı bir hayat için spor yapmanın gerekliliğini hepimiz kabul ediyoruz; ancak onun tıbbi açıdan saymakla bitmeyecek faydalarını çok fazla bilmiyoruz. Memorial Etiler Tıp Merkezi dâhiliye uzmanı Dr. Murat Görgülü, düzenli yapılan sporda kan dolaşım hızının arttığını, birim zamanda dokulara ve organlara daha çok kan gittiğini söylüyor. Böylece dokulara ve organlara giden oksijen ve besin maddeleri artıyor. Bu da hücre yenilenmesi ve beslenmesi için çok önemli. Ayrıca Görgülü, düzenli yapılan sporla kas kitlesinde artış gözlendiğini, bunun da hem kas gücünün hem de vücut direncinin artmasını sağladığını belirtiyor. Böylelikle birim zamanda daha çok enerji harcanıyor ve metabolizma hızı artıyor. Yani spor yapan kas kitlesi artmış biri ile spor yapmayan kişi karşılaştırıldığında, bu kişiler aynı kiloda bile olsalar spor yapan kişinin metabolizma hızı daha yüksek oluyor.
Sema Hastanesi'nden diyetisyen Dr. Hayrettin Mutlu da spor veya egzersiz yapmanın sadece enerji kaybettirmediğini, aynı zamanda vücudumuzdaki damarların elastikiyetini koruduğunu söylüyor. Elastikiyetin korunmasını ise ilerleyen yaşlarda kalp damar hastalıklarına karşı korunmada en önemli faktör olarak değerlendiriyor. Mutlu, ayrıca sporun enerji harcanmasını sağlayarak da hastalıklardan koruduğunu belirtiyor ve şöyle devam ediyor: "Örneğin düzenli egzersiz yapanlarda obezite oranı daha düşük ve obeziteye bağlı hastalık (şeker, kalp, tansiyon, uyku apnesi) gelişimi oranı direkt olarak düşüyor."a.kossekoglu@zaman.com.tr
***
Yemek yapmak 3, kitap okumak 1, bulaşık yıkamak 8 kalori!
Gündelik işlerimizi yaparken belli bir miktar kalori harcıyoruz. Örneğin televizyon seyrederken ya da akşam koltuğa oturmuş kitap okurken bile vücut dakikada bir kalori yakıyor. Kadınların rutin işlerinden yemek yapmak da dakikada 3 kalori yaktırıyor. Merdiven çıkmak 20-25, on beş dakika bulaşık yıkamak 6-8, on beş dakika araba kullanmak 35-40 kalori yakılmasına sebep oluyor. Ancak, Dr. Murat Görgülü düzensiz yapılan spor ve bulaşık yıkamak, araba sürmek gibi gündelik işlerin hiçbir zaman düzenli yapılan sporun yerini alamayacağını söylüyor. Bu tip aktivitelerde o işi yaparken harcadığımız enerji bizim için yararlı; ancak hareketler belli bir ritim ve süreklilik oluşturmadığı için kas kitlesi ve metabolizma üzerinde çok faydalı değil.
***
Hangi spora ne zaman başlanabilir?
Spor yapmak kadar, tercih edilen spora başlamanın yaşı da önemli. Çünkü bazı spor dalları vücut esnekliği istiyor, bazısı da çocuklar için tehlikeli olabiliyor. Diyetisyen Dr. Hayrettin Mutlu'ya göre 5-6 yaş aralığındaki çocuklar yüzme, jimnastik, buz pateni, tenis, ata binme gibi spor aktivitelerine başlayabilir. Futbol, basketbol ve hentbol ise 7-8 yaş arası çocukların başlayabilecekleri aktiviteler. Eskrim ve su topu, 9-10 yaş çocukları için daha uygun. Güreş ve haltere başlama yaşı biraz daha büyük: 15-16.

17 Mart 2010 Çarşamba

Ekmek Keserek zayıflama yolları

Dünyanın bütün sofralarında yer alan ekmeği en fazla tüketen toplumların başında geliyoruz. Çocukluğumuzdan beri işittiğimiz "Ekmek yemezsen doymazsın." tembihleri de bunda etkili.



Peki, yemeyi alışkanlık haline getirdiğimiz ekmek ne kadar tüketilmeli? Hangi ekmek türü daha sağlıklıdır ve daha fazla tok tutar?
Küçüklükten beri doymak için ekmek yenilmesi gerektiğine inandırıldık. Çocuklarına zorla ekmek yedirmeye çalışan anneler, babaanneler tarafından büyütüldük. Dolayısıyla ekmek, sofralarımızın vazgeçilmezi oldu. Eskilerin sulu yemek yanında olmazsa olmazı ekmeği, şimdilerde abartarak makarna ve pilavla yiyenler bile var! Kimi zaman 'Bu kadar da olmaz!' dedirten ilginç örneklerlere de rastladık. Ekmeğin içine cips, gofret koyanlar gibi... Peki, bu kadar ekmek yemek sağlıklı mı? Ekmek yerine ne tüketilebilir? Hangi ekmek türü daha yararlıdır?
Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Beslenme ve Diyet bölümünden diyetisten Şefika Aydın, ekmeği alışkanlık haline getirenlere ve "Ekmek yemeden doymuyorum." diyenlere fazla miktarda yenilen ekmeğin vücutta yağ olarak depolanacağını söylüyor. Aydın'a göre ekmek az ve küçük porsiyonlarda yenilmeli. Bu da her öğünde mutlaka 1 veya 2 dilim tüketilmesi gerektiği anlamına geliyor. Çocuklarda ise bu oran daha fazla olabiliyor.
Ekmek enerji veren gıdaların başında geliyor. Ana öğünlerde; makarna, pirinç, şehriye, tahıldan yapılan çorbalar, patates gibi ekmek yerine geçen besinler yenilebilir; fakat Aydın, en sağlıklı olanın ekmek yemek olduğunu belirtiyor. Çünkü ekmeğin, bu saydıklarımıza nazaran glisemik indeksi daha düşük. Glisemik indeksinin daha düşük olması ise daha fazla tok tutmasını sağlıyor. Aydın, "Makarna, pirinç, şehriye, galeta, grisini, kepekli ürünler, kahvaltılık gevrekler, tahıldan yapılan çorbalar, patates, kestane, börek, kek, hamur işi, tatlı ve leblebi gibi besinler de ekmeğin yerine geçer. Elbette tercih edilebilir. Fakat yemeğini ekmekle tüketen kişi makarnaya kıyasla daha kısa sürede doyabilir. Çünkü makarna yağlı olduğu için ve çoğu zaman sosla tüketildiği için daha çok iştah açar ve daha fazla tüketime sebep olur. Kan şekerini hızla yükseltip düşürmesinden dolayı daha çabuk acıktırır." diyor. Ara öğünlerde ise ekmek dışında kepekli bisküviler, galeta, grisini, simit, kek ve börek gibi besinler alınabiliyor.
Hangi ekmek daha sağlıklı?


Beyaz ekmek, kepek ve buğday özünün ayrılması sonucunda oluşan beyaz undan yapılıyor. Aydın, bu ayrışım sonucunda ekmeğin besin değerinin düştüğünü ve posa miktarının azaldığını ifade ediyor. Bu da beyaz ekmeğin, sağlığa katkısını diğerlerine kıyasla azaltıyor. Ona göre kepek ekmeği beyaz ekmekten daha çok posa içerdiğinden daha tok tutuyor.
Çavdar ekmeği ise yine yüksek oranda posa içerdiğinden kilo yönetimine, kan şekerinin dengelenmesine, kalp sağlığının korunmasına ve kabızlığın giderilmesine fayda sağlıyor. Aydın, uzun süre acıkmamak için tam buğday ekmeğini tavsiye ediyor. Çünkü tam buğday ekmeği, rafine edilmemiş buğday unundan yapılıyor. Aydın, "Rafinerizasyon işlemi uzadıkça ekmeğin besin değeri azalıyor. Buğday özü tam buğday ekmeğinin yapımında ayrılmıyor ve bu nedenle vitamin kaybı olmuyor. Tam buğday ekmeği, daha fazla posa içerir. Tok tutar, acıktırmaz." diyor.
Bunun dışında; ayçekirdekli, cevizli, tahinli, çörekotulu, zeytinli ve ev yapımı ekmekler kilo açısından biraz tehlikeli. Çünkü bu ekmekler daha yağlı ve iştah açıcı. Ayrıca kek gibi tat verdiğinden, normalde yenilen miktardan 2-3 kat fazla tüketime sebep olabiliyor.e.keskin@zaman.com.tr ZAMAN

Dünyada Sağlıklı diyet yapma


Dünyanın en sağlıklı diyetleri
Yetersiz ve dengesiz beslenme ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Kalp hastalığı, bazı kanser türleri ve şeker gibi birçok hastalık riskinin azaltılmasında, beslenmenin önemi inkar edilemez.

Sağlıklı yaşam ve beslenme yazarı Amerikalı Harley Pasternak, son kitabında farklı ülkelerin sağlıklı yemeklerini anlatıyor.
Sağlıklı yaşam ve beslenme yazarı Amerikalı Harley Pasternak, en düşük obezite oranları ile en uzun yaşam süresine göre seçtiği ülkelerde, insanların sağlıklı kalmayı nasıl başardıklarını araştırdı ve onların beslenme alışkanlıklarını yeni kitabında yazdı:
Japonya/Obezite oranı: Yüzde 1,5; Ortalama ömür: 82 yıl
Japon mutfağı lahana, brokoli, Çin lahanası ve karalâhana gibi turpgillere özgü sebzelere odaklanıyor. Japon diyetindeki proteinin temel kaynağı olan balık ve soya kalp dostudur. Japonlar yüzde 80 oranında doyunca yemeyi kesiyor.
Singapur/Obezite oranı: Yüzde 1,8; Ortalama ömür: 82 yıl
Gün boyunca beyaz pirinç yiyen Singapurlular, en sağlıklı diyetlerden birini uyguluyor. Karbonhidrat hammaddesi genellikle sebze ve balık porsiyonlarından geliyor. Eti idareli tüketiyorlar. Tatlıları tropikal meyve ya da az yağlı mango puding.
Çin/Obezite oranı: Yüzde 1,8; Ortalama ömür: 73 yıl
Yemeklerin üçte ikisi sebze, meyve, tam tahıllar ve fasulyeden oluşuyor. Bunlar arasında ise Çin lahanası gibi yapraklı yeşillikler; soya, sarımsak, zencefil ve daikon turpu gibi kök sebzeler var. Yemekleri daha çok kızgın yağda çabucak kavurarak, buharda ya da kaynatarak pişiriyorlar.
İşveç/Obezite oranı: Yüzde 1,8; Ortalama ömür: 81 yıl
Süt ürünleri, koyu renk ekmekler, çilekler ve balık bakımından zengin. Çavdar ekmeği lifle doluyken, çilekler ise antioksidan özelliğe sahip. Somon ve ringa balığı da kalp dostu. İsveçliler, kalorilerinin çoğunu yıl boyunca karda kayak ve diğer kış sporlarını yaparak yakarlar.
Fransa/Obezite oranı: Yüzde 6,7; Ortalama ömür: 81 yıl
Fransızlar düzenli olarak peynir ve çikolata gibi bol yağlı gıdalar tüketiyor. Ana yemek et olunca, sebzeler başrol oynuyor. Tereyağı kullanmaktan korkarken yemeklerini fırında, kızartarak, kavurarak yapıyor ve az yağlı yemek pişirme yöntemlerini kullanıyorlar.
İtalya / Obezite oranı: Yüzde 13; Ortalama ömür: 80 yıl
Geleneksel İtalyan mutfağında fasulyeler ve sebzeler bol bulunuyor. Hamur işi çok seviliyor, ancak sınırlı miktarlarda yeniliyor. İtalyanlar, yemeklerini zeytinyağı ile buharda, ızgarada, kaynatarak ve kaynar suya atarak hazırlıyorlar.
Güney Kore / Obezite oranı: Yüzde 10; Ortalama ömür: 79 yıl
Güney Koreliler, tofuya, erişteye, balığa ve kimçiye (lahanadan yapılan Kore'ye özgü turşu) önem veren az yağlı beslenmeden hoşlanıyorlar. Barbeküde biftek en sevilen ana yemek olmasına rağmen, Güney Koreliler, yılda sadece 7,2 kilogram biftek tüketiyorlar. Amerika'da bu oran ortalama 30 kilogram.
İsrail / Obezite oranı: Yüzde 24; Ortalama ömür: 81 yıl
İsrail mutfağı, kuru baklagiller, patlıcan ve zeytinyağını da kapsayan sağlıklı gıdalardan oluşuyor. Ayrıca, baharat, şifalı bitki ve çekirdekler; anti-inflamatuar özelliğe sahip olan zerdeçal, baharatlı yemeklerde sık kullanılıyor. Tabouli (maydanoz salatası) olarak bilinen salatada nane de kullanılıyor. Humus yapımında etkin olan tahin, kalsiyum, çinko ve folik asit bakımından zengin olan susam çekirdeğinden yapılıyor.
Yunanistan / Obezite oranı: Yüzde 25 Ortalama ömür: 80 yıl
Yunanlılar göründükleri gibi zayıf değil, yüzde 60'ından fazlası aşırı kilolu. Bu mutfakta doymamış yağlar, tam tahıllar, kuru baklagiller, sebzeler ve balığa ağırlık veriliyor. Et az tüketiliyor. En yaygın besinler omega-3 bakımından zengin olan sardalye, leblebi, arpa ile patlıcan ve biber gibi sebzelerdir. ZAMAN

18 Mart Çanakkale Zaferi

Çanakkale Videosu için Tıklayınız

Çanakkale Savaşları, 1. Dünya Savaşı’nın seyrini değiştiren, Türk’ün gücünü dünyaya bir daha duyuran, tarihe “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” sözünü yazdıran büyük bir destandır.

1. Dünya Savaşı’nın başlarında İngilizler ve Fransızlar, İtilaf Devletlerinin üçüncüsü olan Ruslara yardım etmek için Çanakkale Boğazı’ndan geçip Karadeniz’e ulaşmayı planlamışlardı. Amaçlarından biri de İstanbul’u ve boğazları ele geçirmek, bu yolla Osmanlı Devleti’ni etkisiz hale getirmekti.

İngiliz ve Fransızlar bu düşünceyi gerçekleştirmek için kurdukları güçlü donanma ile Çanakkale Boğazı önlerine geldiler. Türk mevzilerini yoğun bir top ateşine tuttuktan sonra boğazı geçmeye çalıştılar ( 18 Mart 1915). Ne var ki Türk topçusunun düşman gemilerini bulan isabetli atışları ve Nusret Mayın Gemisi’nin boğaza yerleştirdiği mayınlar, düşman filosunu geri çekilmek zorunda bıraktı. Bu arada düşman gemilerinden bir çoğu battı, bazıları da kullanılamayacak duruma geldi.

Düşman, Çanakkale Boğazı’ndan geçemeyeceğini anlayınca, Nisan 1915’te Gelibolu Yarımadası’na asker çıkardı. Amaçları, yarımadadaki Türk gücünü yok etmek ve boğazı denetimi altına almaktı. İngiliz, Fransız, Avustralya ve Yeni Zelenda askerlerinden oluşan 70 bin kişilik bir kuvvet; asker ve silah sayısı bakımından az, fakat kahramanlıkta eşsiz olan askerlerimize saldırdılar. Mustafa Kemal komutasında 19. Kolordu, bu güçlü orduyu Anafartalar, Arıburnu ve Conkbayırı’nda dize getirdi. Çanakkale’nin geçilmez olduğunu anlayan düşman, Gelibolu Yarımadası’nı boşaltmak zorunda kaldı (1916). Askerlerimizin, kendilerinden kat kat güçlü düşmana karşı hem karada hem de denizde kazandığı bu zafer karşısında bütün dünya, Hayranlığını dile getirmiştir.

Çanakkale Zaferi, her yılın 18 Mart’ında bütün yurtta kutlanmakta, başta Mustafa Kemal olmak üzere, tüm komutanları ve 251 bin Mehmetçiğimizi saygıyla anmaktayız..
 


10 Mart 2010 Çarşamba

Pdf dosyalarını word excele çevirme işlemi programı !

Hepimiz tez hazırlama genellikle yükseklisans için diploma çalışması vesaire için pdf dosyalarından sıkıntı çekmişizdir bu nedenle baya bi araştırmalar sonucunda abb transformater die bi çevirici program buldum bu program diger programlara gore oldukce iyi nitro pdf de kullandım fakat türkçe karakterlerde  sorun yaşamak istemiyorsanız bu programi indirin bence elinizde bulunması gereken bi program..

Buradan indirebilirsiniz yeni pencerede açarak TIKLAYIN

LinkWithin